18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 103. Yıldönümü kutlama programı

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 103. Yıldönümü kutlama programı kapsamında şehit yakınları, gaziler ve gazi yakınları Manisa Valiliğinin ev sahipliği, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün koordinesi ve Manisa Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla öğle yemeğinde ağırlandılar.

 

Anemon Otel’de düzenlenen yemeğe Vali Mustafa Hakan Güvençer, Manisa 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanı Albay Güven Dere, Manisa Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mehmet Güzgülü, Vali Yardımcıları H. Volkan Köksal, Abdullah Etil, Ünal Çakıcı, Manisa İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Can, İl Emniyet Müdürü Fevzi Bilgiç, daire müdürleri, askeri erkan,"maşgad"Manisa Şehit ve Gazi Aileleri Koruma ve Kalkıdırma Dernek Başkanı ibrahim Sagun, şehit yakınları, gaziler ve gazi yakınları katıldı.

 

Şehzadeler İlçe Müftüsü Mehmet Cesur’un yaptığı Yemek duasının ardından konuşan Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer, şehitlerimizi 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferinin 103. Yıldönümünde andıklarını  belirterek, “Ne mutlu bizlere ki; bunu sonuna kadar hak etmiş bir milletin fertleri olarak, şehitlerimizi bir zafer kutlamasıyla birlikte anıyoruz. Şehitlerimizi hepimizin ortak sesi, sedası, duası olarak rahmetle yad ediyorum. Onlar asil yaşamayı bildikleri için, asil bir göçüşle, Darul bekaya bir mucizevi sırlar ve nimet dünyasına, Rabbin Mağfiretine, Hz. Peygamberin Ağuşuna gittiler, bizlere bu memleketi, bu memleketin ağır mesuliyetini, miras bırakarak. Biraz önce bir sofradaydık. Zengin bir sofraydı, çeşitliydi, sıcaktı, lezizdi, ama hepsinden öte, bereketliydi, inşallah hepimiz için şifaydı ve hiç kuşkusuz helaldi. Helal lokmaların bedeli sonuna kadar bizim can parelerimizce, evlatlarımızca, 1915’te dedelerimizce ödendi. Toprağa her gün yeni kahraman evlatları bir dava uğruna tevdi etmeye devam ediyoruz. Tereddüt göstermeden, isyan etmeden, sapmadan, saptırmadan. Toprağa verdiğimiz her kahraman evlat bu toprakla bizi yoğuruyor, hemhal ediyor. Köklerimiz bu vatan topraklarının derinliklerine daha çok dal budak salıyor. Parmak uçlarında, dallarında yeni çiçekler açmak, dünya ufkuna huzura dair türküler söylemek; dünya ufkuna selametin o güzel rehasını salmak üzere, toprağa tevdi ettiğimiz her bir kahramanımızla bayrağımız bir kez daha canlanıyor. Bir hilal uğruna Mehmet Akif’in ifadesiyle toprağa düşen her güneş, bu hak ve hakkaniyet sancağının dünya ufkunu aydınlatmasına yeni bir merhale katıyor. Ne mutlu bizlere…  Zaferimiz kutlu olsun. Bizler Allah-ü Tealanın Halifesi olarak, mutlak iyiliğin varisleri sıfatıyla, yaratılış ve varoluş maksadımıza sadık kaldığımız, bize gösterilen yolda müstakim olduğumuz, yalnız ve yalnız hakkın gücü karşısında boyun büktüğümüz, gördüğümüz her yanlışa aldırmayıp geçmeyerek, dur deme çabası içerisinde olduğumuz müddetçe, İnşallah bastığımız toprak bize harem olacak, yediğimiz lokma bize helal olacak. Aldığımız, verdiğimiz her nefes, varlığımızın tasdiki ve Kemale giden kavuşma gününe mukaddes, mübarek bir adım olacak. Bu memleket bizim hakkın, hakkaniyetin, doğruluğun, iyiliğin, saflığın yurdu olacak. Bu topraklar vatanımız olarak kalacak ve bu güne kadar olduğu gibi, mazlumların sığınağı, yuvası, mahremi olacak. Buna hem inanıyor, hem bunu biliyor, hem de bu inanç ve bilgi çerçevesinde, üzerimize düşenlerin mesuliyeti, şuuru içerisinde davranma niyetimizi, bu tür birlikteliklerle bir kez daha teyit ediyoruz. Haddizatında sandığımız gibi, yaşamak ölümle sonuçlanan bir merhale değil. Yaşamak hayatın ve ölümün birbirini tamamladığı, yaratılışla başlayan ama Rabbin lütfuyla ezele giden bir güzergahki, şehitlerimiz, bu yaşamanın dünya hayatından sonraki, ama ölüm olmayan bir merhalesiyle bizlerle birlikte olmaya, inanıyoruz ve biliyoruz, devam ediyorlar. Onlar ölmediler. Rabbin beyanı ve taahhüdüyle, diriler ve nimetlenmeye devam ediyorlar. Ölümse ölüm, bizler gibi sade insanlar için şehadetse şehadet, bunu hak eden istisnai insanlar, müstesna kahramanlar için yaşama serüveninin bir parçası. Bu serüvenin asaletle tamamlanabilmesinin haddi zatında tek şartı var. Asaletle başlayan yolculuğun asaletle devam ettirilmesi. Ölüm kaçınılmaz hepimizi bekliyor, şehadet bir makam, bir lütuf, belki bazılarımızı bekliyor. Gerçek anlamda layık olanların ve talip olanların varabileceği bir yer. Ama ölüm gelinceye, şehadet lütfedinceye kadar bizim vazifemiz, bize düşen asil yaşamanın gereklerini tereddütsüz icra etmektir. Gücümüz, vazifemiz buna mütedairdir. Bütün gayretimiz ölmek için değil, şehit olmak için değil, asil yaşamak için olmak durumundadır. Eğer niyetimiz ve diyetimiz çerçevesinde atacağımız adımlarımız bu olursa netice inşallah hayır, selamet ve vuslat olacaktır. Vuslatın en harikulade noktasına varan şehitlerimize tekrar gıpta ettiğimizi ifade ediyorum” dedi.

 

Konuşmasında şehit yakınların ve gazilere seslenen Vali Güvençer, “Sizler özellikle şehit yakınlarımız şehadet kapısının eşiğinden dönen sevgili gazilerimiz, sizler bu milletin göz bebeğisiniz. Bizlerin onur ve şeref vesilesisiniz. Sizleri seviyoruz, sizleri sayıyoruz, sizlerden güç alıyoruz, sizlerin gösterdiği o sadakate, o metanete, o imani duruşa doğrusunu isterseniz gıpta ediyoruz. Ama ne mutlu ki sizin dilinizi konuşuyoruz, sizin yüreklerinizin lisanından anlıyoruz, sizin dualarınızdan istifade ediyoruz, sizin hanelerinize doğan nurdan inşallah bize de küçük parçalar sirayet ediyor. Hepinize bu manada şükran ve minnet borçluyuz. Tekrar 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferimizin bütün milletimiz için kutlu olmasını diliyoruz. Yürüdüğümüz, yürümeye devam ettiğimiz bu kutlu yolda bütün şehitlerimizin manevi mevcudiyetleriyle bize kuvvet vermesini rabbimden niyaz ediyorum” diye konuştu.