15 TEMMUZ YALANLARI
"Zavallı askerciklerin kafalarını kesip kesip köprüden aşağı atmışlar."
"Nereden duydun bunu?"
"Kardeşim söyledi."
"Kardeşin nereden duymuş?"
"Taksi şoförü söylemiş."
"Taksi şoförü bu olaya tanıklık etmiş mi?"
"Yok, ona da arkadaşları söylemişler."
Darbe girişiminden birkaç gün sonra "Tayyip düşmanı" bir tanıdığımla aramızda geçen konuşma...
Pislik işte böyle kulaktan kulağa, dalga dalga yayılıyordu. İnanmaya hazır budala çoktu.
Onunla artık görüşmüyorum.
Hayatımdan çıkardım.
Bizim evin ufak tefek "tamirat ve tadilat" işlerine koşan bir usta vardır, İsmail... Selim Usta'nın yamağı...
Darbe girişiminden iki ay kadar sonra "ev taşıdım"... Boya badana falan tamam da ne de olsa dolap var çakılacak, "duşakabin" var kurulacak, musluk var değişecek, perde var asılacak, vs. vs.
Bir ara mola verdiler, çay yaptık içiyoruz, laf darbeden açıldı. Anısı çok tazeydi.
İsmail dedi ki: "Biz o gece abdestimizi aldık, karımızla çocuğumuzla helalleştik, evdençıktık, köprüye koştuk." Gönüllü olarak ölüme gitmişti.
"Peki hiç korkmadın mı?" dedim.
Gülerek gözlerimin içine baktı.
"Sıkıntı yok" dedi.